Pazartesi, Ekim 31, 2005
Pazar, Ekim 30, 2005
4 his
*** 1)bazen ortalıın karardıını hissediorum...yapmam gerekenleri yapamıyorum istemiyorum çünkü...gitmeme gereken yerlere gitmiyorum istemiyorum çünkü....aramam gereken insanları aramıyorum...gerekliliklerden sıkılmak bu birazda...
***2)""beni benimle bırak giderken,başka bir şey istemem ayrılırken,bana bir tek beni bırak ne olur!gerisi senin olsun.""... Zuhal Olcay ın yorumladıı bir şarkı ...yaşananlardan sonra, (genelde kötü ise farkedilir,mutluyken sırıtmaktan göremezsin) insan kendisiyle kalmak için(yalnız kalmakla ilgisi yok) öle büyük savaşlar verirki...depreşir durur...hiç bi şey düşünmeden sadece kendinle kaldıın anın derinlii her zaman etkilio beni..ancak bunu çok az yaşaya biliyorum...kendimle kalamıyorum...
***3)benim tek derdim kimsenin gölge etmemesi...başkada bi b.k istemem...
***4)içimden hep güler vaziyetteyim son zamanlarda...başıma gelecek bişeyler var galiba!!!
Perşembe, Ekim 27, 2005
Salı, Ekim 25, 2005
aksın...bırak...
***nasıl olduunu anlmazsın..ansızın...birden...kendindedeilken...
rüya görürken...renkliyken heryer....geçirivermişler.... tam ortadan...acı....anlamını bilmediin bi acı...kan akar...durdurmak istersin...durmaz...sızar...
***geçeni çıkartamazsın bi süre..daa çok acı...anlamını bilmediin ikinci acı...çıkması gerekir...kabul etmez girdii yer...yeriyok..der..
***anlamazsın birgün oynarken hızla çekiverirsin...çıkmıştır...tüm kurumuş kan lekeleriyle...elinde durur... çıktıı yer yavaş yavaş boşlukları doldurmaya başladıında ne geçerse eline doldura bileceği boşluunu...elinde bezlerle kan lekelerini temizlemeye koyulursun...yaymadan...kan lekesi zor çıkar...zaman geçer...
***nasıl olduunu anlamazsın...bi kez daa...geçirivermişler...beşiktaş iskelesinde
sanırsın kendini...üsküdar iskelesi olur... zaman X mekan = O ...dahada bastırı verir....i
çine içine...bu sefer çıkarmak için fazla beklemezsin...anlamını anlamaya başladıın bir
acıdır artık... çıkmalıdır...delik tıkanmalıdır...
***dikenli tellerle ör etrafını...duvarların arkasına sakla....çelik zırh giydir....
geçmesinler...zaman hariç...zaman geçer...bu sefer...dikenli teller batar...daa fenadır...girmez..batıp durur...duvarlar kör eder...((zırhın taaaa....))...yumuşaksındır...
acıtır... anlamını bilmediin bir acı daa...sök ozaman telleri, atla duvardan, çıkar zırhını...
zamanda geçecek,geçende geçecek....
***zaman geçer...büyür müsün?bişeyolur...
***nasıl olduunu anlamazsın(acaba :) )?...anlamlar yabancı deil..elin göğsünde..
yüzünde tebessüm...yol ver...akacak...kan...sızar yavaş ve sıcak...özlemdir...sendir...
***çıkar doldurduun çaputları....
***aksın...bırak...
Pazar, Ekim 23, 2005
Cumartesi, Ekim 22, 2005
uzak...
***bugüne düşen uzaklar oldu...uzaklara bakmak biraz...bekledikçe gelemeyecek olan...koşupta yetişilesi uzaklar...gidilesiler...dönülesiler...özlemler...hep uzaktalar...saklılar...gözler...olduunu sandıklarınla, hazine sandıklarıyla yüklü gibi gelen uzaklar...ses ver!...koşmamak gelmez içimden...uzaksın!! uzaklıını bilirim...koşmakları istersin...varmaları istersin...hepde uzak olasın vardır...yakına hiç düşmezsin...
***benimde uzak olasım var şu gece yarısı saatin 3 e gelesinde...bi yerlere,bi şeylere, birilerine uzak olasım var...(herkese uzaksın)...kimse bilmez...bilen olsun isteyesim var...uzak olduumu bilsin...uzağın koşmak istediini bilsin...yoğuryoğur yoğrulmak olduunu bilsin taaa uzaın...
***dahada uzak olasım var...en uzakta olasım...gözlerimi kapatıp oralarda anlatasım var...içimde yakına...daa da yakına...duyupta varmış olana yakına...
Perşembe, Ekim 20, 2005
bazen ben...
***öle duran bir kurşun kalem gibi...ucu azcık körelmiş...eline alsa birileri yazacak daa...ama öle duran bir kurşun kalem...bazıları için gereksinim...vazgeçilmez bir klasik...kurşun kalem...karakalemciler için olmazsa olmazım ben...kurşun kalem...basmalılar var fink atıyolar ortalıkta...ucunu verdikçe hep aynı kalınlıkta yazar...kurşun kalemin ucunu açmak gerekir...yazdıkça kütleşen ucu, kalemin yazar parmaklarla oynaşına oynaş katar...öle duran bi kurşun kalem...parmakların onunla sevişmedikçe yazmak nedir bilmez...sanır...hah der...yanılır...küt kalır...
***bazen ben öle duran birkurşun kalem gibi...alsan yazarsın eline...ama açmak gerekir...yazdıkça kütleşir...yenilenmesi gerekir...ucu bitmez ama..açmak gerekir...
ucum bittiinde yazacaklarımda bitmiştir...
Çarşamba, Ekim 19, 2005
bi şeylere dair dialoglar...
***-nereye gidiyosun?
-bilmiyorum....dolaşıcam...
-nereye kadar kaçacaksın konuşmaktan?
-kaçmak istiyorum...konuşmak istemiyorum...seni görmek istemiyorum!!
-siktir git o zaman...geldiinde yokum...
-seni istemiyorum diorum...bana ne?
-(salya sümük)konuşmak istemediklerini şu anda kusma bana...güç bırak lanet herif....
-aalama...tamam...aalama...of!!!kafam çok karışık!!
Cuma, Ekim 14, 2005
yavaşşş...
***bugün düşmek istediim bi not yok...yazıyorum...pencereden görünenlerle yetinmek istiyorum...hayatın dışı olan ama benim kadar hayatım olan...belkide ta kendisi olan pencerenin içi...içim...
***zamanın bu kadar hızlı ilerlemesini sevmemeye başladım...neolduunu anlamadan yaşamak????...ne olduunu anlamak istiyorum...gözlerinin içine bakarak konuşmak istiyorum!
***çok hızlı...herşey...daha edilecek lafalar var...gün bitme artık!?yeter?!
***yaşlanma hissi mi bu?
***çok şey beklemek mi hayattan??
***büyümek olmadıı kesin...çünkü uzun zamandır büyümediimin farkındayım...büyümek mi?..umrumda diil.....
***daha yavaş...daha senle...daha sana yakın...daha uçsuz....daha bucaksız....yavaş yavaş...
***ne ki bu?
Salı, Ekim 11, 2005
"
yalnızlık
hızla alçalan bulutlar
karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflatuna çalar puslu lacivert
bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize
yalnızlık çakmak taşı gibi sert
elmas gibi keskin
ne yana dönsen bir yerin kesilir
fena kan kaybedersin
kapını bir çalan olmadı mı hele
elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kuğu boynu
parmakları uzun ve ince
sımsıcak bakışları
suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice
yalnızların en büyük sorunu
tek başına özgürlük ne işe yarayacak
bir türlü çözemedikleri bu
ölü bir gezegenin
soğuk tenhalığına
benzemesin diye
özgürlük mutlaka paylaşılacak
suç ortağı bir sevgiyle "
Attila İlhan
Pazar, Ekim 09, 2005
ayna
***arkasında mı duruyosun aynanın?....ayna sen misin?....ayna mı sensin?...gözlerimi alamıyorum üzerinden...ben misin?...hep orada mı kalcak siluetin...içinden mi çıkarsın aynanın???yoksa arkasından çıkıp gelir misin???..........bilmiyorummm....gözlerimi alamıyorum üzerinden!!!!ben misin??..
***aynı kelimelerle başlıyor cümleler....ayrı sokakların içinde kaybolup aynı yerde buluyor aksini...dokunuyosun...souuk!!!benim gibi sende...souk...senin gibi bende souk..sadece silüet?
***kapatsam gözlerimi...ayna karşımda..varlıı şüphesiz...görmemek elimde...
soukluu incitici...hissetmemek elimde...
aramak çok zor...aramamak elimde...
***elimde ben!?arayıp duran!?yazıp çizen!?
***hep açık gözlerim....
***gözlerimi alamıyorum üzerinden!!!!ben misin??..
Perşembe, Ekim 06, 2005
boşlukta dolanırken...
***tutunmak istersin...tutunup bir süre dinlenirsin...sonra...tutunmak mücadele etmek gerektirir...birden bire...annamazsın...huzurun kaçar...kasılırsın...birden bire....yorulursun...yığılmak gelir, öle güçlüdür ki...ama tutunmazsan düşersin...düşersen?yenilgi?acz?...tutunursan savaş canını, kanını yakar...ateş ateş...alışır mısın?...
güç müdür dayan(dır)an?...tutunursun!!tutunamadığını düşündüğünde bile tutunursun!!kendine dooru çek!!!bırakma!!!kendine doooru....sakın...bırakma!!!...
...
...
...
...
...
***savaş bitti...bırak artık...gemileri yaktık...
Salı, Ekim 04, 2005
"kutu"
***uzun belkide kısa...bi zaman sonra...kututun kapaa yavaş yavaş açıldı...bu ışığa alışık değiliz....çok parlak...gerçek olamayacak kadar çok...yabancı....gözlerimize bakan gözlerimiz artık gözlerimizden uzak..gözlerimiz bildiklerine meraksız,kayıtsız; yabancılara lütufkar, gönlüalçak bilinmez bir sevecenlik içinde...sarılmaları uNuttuk, masalları uNuttuk, gözlerimizi uNuttuk...paylaşamadıımız köşelerimiz ıssız, sözsüz...uNuttuk...
***teker teker çıktık kutunun içinden...her giden kuru vedalarla ayrıldı kutudan...öylesine "hoşçakal"larla ...biz birbirimize hiç hoşçakal diyemezdik...yalnızken hoşçakalamazdık...öyle bilirdik...yanlış bilirdik..
***önce sen...sonra o...sonra diğeri...sonra...ben?
***yabancı ışığın içine dooru...en uzaına dooru...hiç bakmadan arkaya...yürüdük...farklı zamanlarda...farklı yönlere...aynı olan tek şey parmak uçlarımızdaki kutu kokusuydu...
***özlemeyi... koklamayı... hatırlayana kadar kayıbız..."hoşçakal" anlam büyütene kadar kayıbız...ışığın içinde kayıbız...