Salı, Ocak 23, 2007
Çarşamba, Ocak 17, 2007
anlatı
gözümün önünde ışık oyunları,
o oyunları anlatmalı...
az mıydı ışık? var mıydı ışık?
----
rakı bardağına edemem küfür,
ki içinde "yeni rakı" dan başkası varsa...
gönül muhabbet ister gerisi boş!!
rakısı dolu!!
----
geceydi gündüzdü farketmedi...
kırmızıda durdum arabalar gibi...
yeşilde geçtim, beşiktaştaki köpek* gibi...
güzeldir yürümek bakına bakına
aheste çekercesine kürekleri
----
kocaman tabelalar yaptılar
ki bulsun insanlar yolunu
okadar büyüktü ki şehir
okadar büyüktü ki şehir
insanlar kayboldular
daha da kocaman tabelalar astılar
heryere
her köşe başına isim verdiler
yollara bile
ışıklar yaktılar yolları bulmak tabelaları okumak için
okadar büyüktü ki şehir
insanlar yollarını ararken
kendilerini unut'tular
----
----
kaldırım korkuluğu mu?
sokak köpeklerini mi korkutmaktasın?
yoksa kedileri mi?
galiba çok yalnızsın!paslanmışsın!
yüzüme bile bakmadın!
evet, korkuluksun sen....
ne işe yaradığını unut'ansın sen!!
----
duvarlarına binlerce watt'lık spotların vuracağını
biliyorlar mıydı kağıda hayalini çizenler?
eğer zaman zamanlığını yapsaydı da
memeleri sarkmış bir kadının fotojenikliğine sahip olsaydı bu beton
bu kadar yukardan bakabilir miydi istanbul'a?
die bişeyler görüyorum orda burda!
bana beni hatırlatır bu...
nedir? ne değildir? bilmem...
kavanoz götlü dünya demekteler ancak..?!
----
----
*yaya geçidinde insanlarla yeşilin yanmasımı bekleyen veyeşil yanınca insanlarla beraber karşıya geçen sokak! köpeği...