Cumartesi, Haziran 30, 2007

eşek arısı


***birinin hayatından elini kolunu sallayarak çıkmak nasıl bi şeyki...sanırım hiç bişey...ki bende çıkmış olabilirim ve hiç bişey hatırlamıyorum...hiç bir duygu pötürcüğü yok...
***ya bildiin bütün herşey, inandıkların, kendin sandıın, sandıkların, bütün değerlerin hiçse...o hiçlerin hiç olmadıına kendini inandıran senin gibi başkalarının olması saçmasapan bir varoldum ispatı mı? ki? evren nerde, insan nerde, insanın aklı fikri nerde...neyin ne kadar önemi var...
***kalıplaşmış düşüncelerden gına geldiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii....rahat bırakın beyinlerinizi.....................rahat bırakın çocukların beyinlerini.....benide kendim rahat bırak...
***hani sen şimdi gittin ya...ben böle bi garip oldum arkandan...ama sora düzeldim...iki gün soradan...kimseye anlatamadan, geçti gitti...
***tutamayacağımız sözler vermemyelim...ararım dedikten sonra aramamazlık etmeyelim...bu duruma okadar maruz kalıyoruz ki farketmek zor olabiliyor...bazen birileri o sözün hesabını sorabilir...umursanansa hesabı soran susmalı alttan almalı hak vermeli, umursanmayansa kafaya takmamalı gtüne koymalı...
***masa lambası olmayan insanlara karşı soğukluk beslerim...masa lambası sıcaklıktır...masa lambası olmalıdır...tüm ışıklar söndüünde çalışma masasındakimasa lambası yanmalıdır...dosttur, sırdaştır, yoldaştır o....
***yazın güneş gözlüğü takmalı...taktırmalı...haşat olmakta insan oğlunun gözleriyazın...hele lens mens takıoya bide...kuruyo olm o göz..göz pınarı oluyosana göz kurağı...ultraviole falanda fişmanda var tabi diğer faktörler...
***bugün itibari ile 45 gün tatil bana...
***bazı zamanlar çok kolay duygusal olabiliyorum...insanlara kolay inanıyorum...o nedenle mesafeli davranırım...onların bana çabaları inanma güvenme nedenim olsun derim..bana kalsa ohooo...herkese boncuklar daıtırım...inanıp güvenip gte gelmek an meselesidir bu hayatta...
***age of empires manyaı oldukkaç zamandır...7 sene önce günnerce oynardık celeron466 larla PII lerle...şimdi yıllar sora yine 3-4 kişi evde toplanıp saatlerce oyun oynuyorusss..öslenmiicek gibi diilmiş...herşeyi bırakıpkendimi PC oyunlarına adamak istiyorum...
***şimdi bu yukardaki kedi ne diiceksin...o varya çok güzelbi kedi...kuzguncukta yaşıo...şehrazat die bidizi varya orda bu şehrazatın kayınpederini oynayan yaşlı biamca var oyuncu...onun evinin penceresinde takılıo...acaip yavşak bi erkek kedi...ama götürmedii dişi kedi yok gibi mahallede...
***geçen hafta sonu balıkesir'deydim...küçük şehir huzur dolu die düşünürken, istanbul'a gelip boazı falan görünce içim çağladı içim...daa nediim ki!..allan sonumu hayretsin...
***tetris tekrar popüler olsa ya...bin yılın en süper gameboy oyunu..üstüne tanımam...tetris gameboyu alayımbari..izmir e giderken yolda canım sıkılmaz...
***yalnız yolculuk yapmaktan sıkılınılıo belli bi zamandan sonra...
***üniversitedeyken abaza olan bütün arkadaşlarım evlendi...
***"death proof" çok eğlenceli...düşündüümden daha çok eğlendim filmde...var bu tarantino da bişiler...ama "kill bill 2" gibisi henüz olmadı benim için!!

Salı, Haziran 19, 2007

ölümsüz


***yukardaki fotoğrafın adını "ölümsüz" koydum...altına da şu notu düştüm;

"zamana karşı koyarken, işe yararlılık yavaş yavaş bedenimizden kendini azad eder...bunu kabullenemeyen ruh, işlevsizliğini inkar içinde yaşamaya mahkum kalır...ölmek azabı dindirir belki de en iyisidir..."

Salı, Haziran 12, 2007

patapya


*** papatyalar ilk açtıklarında baharın kokusunu hissederim... sonra bir zaman geçer ve bahar, kokusuyla cüssesi ile bin bir türlü çiçek böcek ve yeşili ile çıkıp geliverir...papatya yeni doğmuş kardeşini kıskanan ve henüz yeni konuşmayı öğrenmiş bir çocuk gibi kalır ortada...kalmakla da kalmaz birden ortadan yokoluverir...bu yok oluşa şahit olmak, farketmek kadar zordur...bu zaman, bu hayat, bu döngü bu kadar yüksekten aktığına göre aşağıya inerken yanından geçtiğimiz şeyleri farketmek de zamanı durdurabilme düşü kurmak kadar olası...((olasılığı hesapladım da yazdım bu cümleyi boru diil...))...belkide bahar geldiğinde üşenmeden sıkılmadan papatya aramalı, kimilerini koparıp kokum kokum koklamalı, kimlerini koparıp bilezik, yüzük (papatyadan yaptıkları yüzüklerle evlenen tipleri anlatan bi film vardı hatrılayan varsa hatırlata bbilir mi?) , tac yapmalı, en güzel ve kokulu olanlarını koparıp sevgiliye vermeli, yoksa sevgili papatya falı bakmalı yüzlerce seviyo çıkana kadar, koparmadan güneşe boyun uzatmış paptyaları parmak uçları ile sevmeli...belki böyle şahit olunabilir papatyaların varoluşlarına...belkide senin aklına gelen bisürü şeyi yaparak...naif, asi, karşıkoyan, aldırmayan ve kendine özgü bir yaşama belki böyle şahit olunabilir...


Pazar, Haziran 10, 2007

duygusal atık


*** dümdüz gidilen, bakılmadan geçilen sokaklar...bilinmeyen köşe bucaklar...kafanı kaldırsana biraz...hayat şu andan ne kadar da çok ibaret...
***belki yanı başında, çok yakın...kör olansın sen...yaşamına çevrene herkese kör olansın sen...çok korkak, ürperen ve yalnız bir his bu yabancılık...hastalıklı bir his...



***aşk a bağlamalı...biraz aşktan bahsetmeli...
***yukarıdaki fotoğraf ne kadar da aşkın hallerine benzer...kül olmuş hala var olana saplanmış küflü mıh...gün gelir ölürsün, gün gelir ölür, gün gelir gidersin, gün gelir gider...zorunluluklar, sorumluluklar, keyif ve nefs...sonunda arda kalan içinde kül ve pas...
***mutlu aşk yoktura gelir burda laf ki istemem, mutlu olduğun kadar mutsuzluk ile acı saklar ya aşk içinde...işte bundan...


***durmadan yenilenir, bitmek tükenmek bilmeden içimde benimle debelenir anlatmak istemediğim yüzlerce şey...anlatmadığım için gizemli bir harabe kokan bakışlarım...kimene olduğunu bilmediğim beklenen sözcükler...konuşmasak olmaz mı...yanımda dur sadece...sessizliğin içinde daha yakınken sana daha bir farkındayım yanaştığım limanın liman olduğuna...konuşmazkende, anlatmak istemedeğimde de aklımın bir köşesindesin...yabancı değilim...aksine yanındaysam ve susuyorsam daha ne beklersin ki...sus...yanımda dur sadece...

eXTReMe Tracker